Bir keresinde, ‘benim için de bir şiir yaz Murat’ demiştin!..

‘Yazdım Yılmaz Abi’

Belki şiir geç oldu affet ama aramızdan ayrılışının bu denli erken oluşu fena düğümlendi boğazımıza!..

‘Daha Karpuzlu’ya gidecektik!.. ‘

Yüksek bir yere çıkıp, yüksek sesle bir çok konu üzerinde tartışacaktık.

Bizim haberimiz ses getirecekti. Bizim haberciliğimizin farkı olacaktı. Toplum menfaatini ön planda tutacaktık. Çok çalışacaktık…



UĞUR’LAR OLSUN USTAM!..

 

Ve köpürdüğünde

içimdeki o saklı hınç

 

Bu acıyla kalemimi

Kimlere savursam?

 

Un ufak mı etsem

Aydınlığa sinen karanlığı?

 

Gah ‘tek tabanca’

Gah ‘yalın kılınç’

 

Kim dikilmişse karşına bir bir

Yerden yere mi vursam ?

 

Ve o korkak budalalar’ ve o ‘kara cahil’

Ve o ‘hat safhadaki şerefsizler’ dahil

 

Kudursam da

Mürekkep salyasına mı bulansa

Perde arkasına sinenler?

 

Sonra kalbim teklese de dursam

Bir anlık yüz felci bile yıldırmadan

Övgülere, sövgülere aldırmadan

 

Kaldığım yerden başlayıp

Yüreğimi gözyaşımla haşlayıp

 

-Kendi ekmeğime kan mı doğrasam ?

 

Boynu bükük kaldı

Kalemim kağıdım

Bu ardından

İlk ve son ağıdım

 

Uğur’lar Olsun Ustam

Uğur’lar Olsun

Uğur’lar…

 

Murat TAN

 

“Belki sağlığımı heder ettim ama doğruluk konusunda aynı kişiyim.

Bundan hiçbir Çineli’nin kuşkusu olmasın!

Çünkü ben onca yılımı kendim için, yarınlarım için düşünmedim ki; harama, yetim hakkına tenezzül etmedim. Kiminiz eline aldığı beleş gazeteyi şöyle bir okuyup kenara bıraktı; kiminiz alkış tutarken, kimileriniz de sitem etti.

Ama her zaman ben mesleğimi sevdim, doğrulara inandım, belgelere güvenerek ve yayınlayıp sizlerle paylaşarak haberlerimi yaptım. Aslında yaptığım her haber Çine’nin, sizlerin, çocuklarımızın geleceği içindi.

Bir elin parmakları kadar olanınız anladı da, büyük bir çoğunluk bu haberlerdeki mesajları algılayamadı. Ya da biz anlatamadık. Belki de en büyük aptallığı ben yaptım. Kendimden ve ailemden çok Çine’nin geleceğini düşündüğüm için!” (YILMAZ SAĞLIK/29 Kasım 2011 ‘Şerefliler de şerefsizler kadar cesaretli olmalı’ adlı köşe yazısından…)