Çocuk gelinler, gelişmekte olan ülkelerde ya da az gelişmiş ülkelerde karşılaşılan en büyük sorunlardan biridir. Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı maalesef küçük yaştaki evlilikleri çok normal ve doğal olarak kabul etmektedir.
Halbuki erken evlilikler kız çocuklarının ne kadar eşitsiz bir konumda olduklarını, hayat tercihlerinin ne kadar kısıtlandığını göstermektedir. Ruhsal ve bedensel gelişimini henüz tamamlamamış, hayat ve yaşam kavramının farkında olmayan, dışarıda arkadaşlarıyla doya doya oyun oynama hevesinde ve çağında olan, kendi haklarını bilmeyen ve savunamayan binlerce genç kız ya kendi isteği ile ya da ailesinin zorlaması ile evlenmektedirler. Toplumumuzun erken evliliklere gösterdiği mazeretler hazırdır. Yoksulluk, aile arayışı içinde olunması, “Evde kalırsın, yaşın geçerse seni kimse almaz” gibi yorumlar, bazen de kendini ifade etme isteği.
Geçen yıllarda haberlerde izlediğim olaylardan birini sizinle paylaşmak istiyorum. Olayın yaşandığı yer doğu illerimizden biriydi. Orada bir çocuk gelinle yapılan röportajda çocuk gelin aynen şunları söylüyordu, “Babam, halama söz vermişti. Kızımı oğluna vereceğim diye. Aradan biraz zaman geçtikten sonra halam öldü ve babam sırf ona verdiği sözden dolayı, beni halamın oğluyla evlendirdi. İstemediğim, abi olarak gördüğüm biriyle hem de daha 10’lu yaşlarda, çocuk yaşımda.” Sizlerinde anladığı gibi bu genç kızımızın hayalleri, umutları, eğitimi, sağlığı ve geleceği resmen çalınmıştır. Bazen kendisinden 40-50 yaş büyük adamlarla başlık parası karşılığında zorla evlendirilen, bazen evlendirildikleri kişinin ikinci, üçüncü eşi olan, yaşlı başlı adamların baskılarına, şiddetlerine maruz kalan, daha çocuk yaşta anne olan o küçük gelinler…
Çocukluklarını yaşamadan, kendilerinden yaşça büyük adamlarla, evlilik kavramını bilmeden, evliliğe hasır olmadan evlendirilen bu çocuklar, büyük bir toplumsal sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. En başta gördüğü baskı, şiddet, eziyet ve daha kendi çocukken dünyaya getirdiği çocukla, aynı zamanda eşinin ailesinden gördüğü zulümle çocuk gelinlerimiz büyük travmalar geçirmekte hatta intihara teşebbüs ettiklerini uzmanlardan öğrenmekteyiz.
Evlilik kurumunun temelinin çok sağlam olması gerekir. Temeli sağlam olmayan evlilikler genellikle erken yaşta birbirini tanımadan yapılan evliliklerdir. Ülkemizin dışında en fazla Afrika, Asya, Okyanusya,ve Güney Amerika gibi bölgelerde yaygındır. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu(UNFPA) 2013 raporunda gelişmekte olan ülkelerde her gün 18 yaşın altındaki 20 bin kız çocuğunun doğum yaptığını açıklamıştır. Çocuk hakları sözleşmesi gibi uluslar arası belgelere göre 18 yaşın altında yapılan her evliliğe “çocuk evliliği”, evlenen kız çocuklarına “çocuk gelin” denmektedir. Erken evliliklerin ne yazık ki hukuki anlamda gerçekleşmemekte, dini yöntemlerle gerçekleştirilmektedir.
Türk Ceza Kanunu’na göre 15 yaşını doldurmuş bir kız çocuğunun evlenmesi durumunda şikayet üzerine, onunla evlene kişi 6 aydan 2 seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Çocuk gelinler evlendirilecekleri için bir tarafta eğitimlerini yarım bırakmakta, diğer taraftan da kendi fiziksel, biyolojik, psikolojik gelişimlerini tamamlayamadan modern tıptan uzak çocuk sahibi olmaktadırlar. Bir kısmıda doğum sırasında hayatını kaybetmektedir. Doğal olarak eğitimleri yarıda kalmış, cahil kalmış bu çocuk yaştaki annelerin çocuklarına iyi bir eğitim vermeleri de beklenemz. Bunun için ebeveylerin çeşitli eğitimlerden geçip, erken yaşta evlilik, kadın hakları, çocuk hakları, aile içi şiddet gibi önemli konularda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Uzmanlar çok eşli evliliklerde kadınların %83’ünün haklarını bilmediklerini belirtmektedirler. Bunun için ülkemizde gerekli eğitimlerin verilmesi şart. Bırakın çocuklarınız çocukluğunu yaşasınlar. “Elalem ne der” endişesi ile özellikle kız çocuklarınızın geleceğini yakmayın. Bırakın çocuklarınızın gelin olmaktan başka hayalleri olsun. Aynı zamanda bir gelenek adı altında nesillerce devam ettirilen bu uygulama toplumumuzda büyük hasarlara sebep olmakta, ülkemizin gelişmişlik seviyesini aşağıya düşürmektedir. Unutmayalım ki, kadınların aktif olmadığı bir toplum ilerleyemez, gelişmişlik seviyesine ulaşamaz.
Bu yazdıklarımın aksine bazı genç kızlarımız da var ki ailesi evlenmelerini istemiyor, kızımız okusun, iyi yerlere gelsin diye çırpınıyor ama ne yazık ki bu genç kızlarımız kendilerine sunulan bütün olanakları elinin tersi ile itip sonra çok pişman olacağı biriyle evleniyor. Bazen de ailem vermez korkusuyla kaçıyor ve hayatını mahvediyor. O çok güvendiği, sevdiği, uğruna en değerli haklarından vazgeçtiği, ailesini uğruna üzdüğü kişi, kızımıza olmadık eziyetleri, zulümleri yapıyor ve kızlarımız “eyvah ben ne yaptım” diye sızlanmaya başlıyor. Bu kızlarımızı yeniden toparlanması, topluma kazandırılması hayli bir zaman alıyor.
Genç kızlarımız; Siz siz olun erkenden evlenmek bir marifetmiş gibi özenmeyin. Evlilik ileride her yaşta mutlaka bir gün olur. Evde kalırım diye korkmayın. Siz okumaya bakın, mesleğinizi elinize alın, ekonomik özgülüğe sahip olun. Sonra görecekseniz ki kimler çıkacak karşınıza, yaşınızın olgunlaşmasını bekleyin ve hayırlısını isteyin. Ondan sonra göreceksiniz ki, evlilik her yaşta oluyormuş.