“Biz milliyetçiliği duvarlara değil,

Kıbrıs’ın Beşparmak Dağları’na,

Ege’nin Mavi sularına,

Afyon’un haşhaş tarlalarına yazdık”

 

Türk siyasetinin en çok konuşulan, en sevilen liderlerinden biriydi.

Hep sadeliği, maddi ve manevi cömertliğiyle tanındı.

Parayla işi hiç olmadı.

Pulları vardı, hapiste parasız kalınca satılmasını istedi, para etmedi.

1967’de bir bakkalla tanıştı.

Hastalanıncaya kadar Güven Bakkal’dan alış veriş yaptı.

Eşi Rahşan Ecevit, kalabalıkta belli olsun diye mavi gömlek giydirdi.

Adıyla bütünleşti, simgeleşti.

 

Kredi kartı ile hiç tanışmadı.

Cebinde para varsa harcadı, yoksa yutkundu.

Nikâhı Çocuk Esirgeme Kurumu salonunda kıyıldı, tören değildi.

Zaman geldi kolundaki saati, evindeki masasını sattı.

Kimseden borç almadı.

 

Mal varlığı hiç tartışılmadı.

Büyük dedesinden Suudi Arabistan’da bir arazi miras kaldı.

Türk hacılarının konaklamaları koşuluyla devlete bağışladı.

Antalya Kaş’ta bir küçük arsası vardı, yanan Gelibolu yarımadasına ağaç dikme kampanyasına verdi.

Gölbaşı’nda küçücük bir arsası duruyordu, köylüler kullandığı için sesini çıkarmadı, tapusunu bıraktı.

 

1975’de Ankara Oran sitesinde bir apartman dairesi aldı.

Ayda iki bin lira taksitle.

Eve girdiğinde hala 48 bin lira borcu vardı.

Üç odadan birini bozdu, salonla birleştirdi, çok sevdiği kitaplarını yerleştirdi.

Yıllar sonra merdiven zor gelince, yakında bahçe katında bir daire aldı.

Kütüphane ev yaptı, birkaç parça eşyasını koydu.

Başbakanlık Konutu’nda hiç oturmadı.

 

Mekanın cennet olsun Karaoğlan, seni yine unuttular…



- - - - - -